Sakarya Kafkas Kültür Derneği

KAFKAS KÜLTÜR DERNEĞİ BAŞKANI ORHAN SARI RÖPORTAJI

14.04.2013

Kültür Dernekleri toplumun kaynaşması noktasında mihenk taşıdır. Dolayısıyla benim için de önem taşır. Sakarya gibi kozmopolit bir şehirde elbette Kafkas kökenli çokça eşimiz, dostumuz ve hatta edindiğimiz akrabalarımız vardır. Hani derler ya farklılıklar zenginliğimizdir diye. Bu zenginliklerden biri olan Kafkas kültürünü ve kimliğini daha yakından tanımak istedim.

Sakarya Kafkas Kültür Derneği başkanı Orhan SARI ile neşeli bir söyleşi gerçekleştirdik. Söyleşimizde bize iştirak eden değerli yönetim kurulu üyeleri de vardı. Aynı zamanda dernekte dillerini yeni nesillere aktarmak için dersler veren hocamız İrfan OKUYUCU da röportajımıza büyük katkı sağladı.

Birçok şey öğrendim haklarında Örneğin aile isimlerine o denli bağlı olmalarının altında yatan nedenlerden birinin akraba evliliklerinden sakınmaları, sürgünlerde ki trajediler, savaşçı ruhlarının tezahürü olarak Osmanlı’da bir çok komutanın Kafkas olması…

Kafkas halkının “saygısı” en çok akıllarda kalan davranış biçimlerindendir, bunu da merak edip sordum. Cevabımı daha o soruya gelmeden önce almıştım. Gördüm ki bir süre sonra bende içeriye her gelen için ayağa kalkmaya başlamıştım. Dernekten çıkarken edindiğim bu alışkanlık için bir de yorum yapmıştım: “Bu duruma en çok babam sevinecek:) ”

Sizi daha yakından tanıyabilir miyiz?

1955 Maksudiye Köyü doğumluyum. Adıgeler’in Şapsığ boyundan Şhatum ailesine mensubum. Annem Shalaxhue ailesine mensuptur. İlköğretimimden sonra Devlet Demir Yolları Vagon Fabrikası Çırak Okulu’na gittim. Bu okul ünlüdür çünkü çok eleman yettirmiştir Türkiye kadrolarına. ( İsmail Çallı, Enver Toçoğlu, Ergün Atalay…). Bu vesile ile 21 yıl Vagon Fabrikası’nda çalıştım. 1989 yılında inşaat sektörüne girdim. Halen Kuban İnşaat Firması olarak devam etmekteyim. Bir de boya imalathanem var. Evli ve bir kız babasıyım.

Kafkasları daha yakından tanımak isteriz. Kafkaslar kimlerdir, hangi bölgeyi kapsar? Vikipedi sorusu belki ama özellikle Türkiye’de ki Kafkaslar hangi bölgelerden gelmiş de, nasıl ve nerelerde yaşamıştır sorusunun cevabını arıyorum daha çok.

Kafkasya çok geniş bir coğrafyadır. Bu coğrafya içerisinde bir çok ulus yaşar. “Diller Dağları” denen o küçük coğrafyada yüzlerce dil vardır. Dolayısıyla çok fazla halk yaşadığı sonucuna varıyoruz. Savaş neticesinde aşama aşama bu bölgelerden sürülmüşlerdir. Sadece savaş topla tüfekle olmaz. Yıldırmışlardır; ektikleri yerleri yakmışlardır, soykırım uygulanmıştır, teknelere bindirilip göçe zorlanılmıştır. Hatta yıllarca balık yemeyenler dahi olmuştur. Savaşçı ruhları da bu sürgünlerden dolayı oluşmuştur. Hatta Osmanlı’da en iyi komutanlar Çerkez ve Abazalar olmuştur.

Türkiye’de Kafkaslı dendiğinde ilk akla gelen Adıge, Abaza ve Ubıhlar’dır. Ayrıca ilimizde yerleşik yerleri, yani köyleri bulunmayan memuriyeti veya işi dolayısıyla ilimizde ikamet eden Oset, Çeçen ve Dağıstanlı kardeşlerimiz de var. Az sayıda da olsa derneğimiz etkinliklerine iştirak etmekte ve katkı vermektedirler. En çok yerleşilen yerler de Sakarya, Düzce, Kocaeli, Samsun, Kahramanmaraş, Hatay, Kayseri olmuştur. Onun dışında bütün illerde de Kafkaslar’ı bulabilirsiniz.

Kafkaslar’ın ortak kültüründen de bahseder misiniz?

Adige, Abaza ve Ubıh halkları ortak değil aynı kültüre mensupturlar. Diğer halklarla folklorik ve az da olsa mutfak kültürü ve geleneklerde de ortaklık görülmektedir.

Bir büyüğümüz bir kahvehanenin önünde oturur ve birine selam verir ve bir kişi ayağa kalkar. Bir süre sonra yanına gider ve kendini tanıtır ve tanışırlar. İkisi de Kafkas kökenlidir. Kafkaslar birbirini rahatlıkla tanır. İşte bu ortak kültür kaynaklıdır.

Bu dernek ilimizde hangi amaçla kurulmuştur?

1950’li yıllarda hızlı bir şekilde köyden şehre göçler başlamıştır. Köylerde insanlarımız bir şekilde kültürleri içinde yaşayabiliyorlardı. 1966 yılında büyüklerimiz şehrin muhtelif yerlerinde oturan insanlarımızı bir araya getirmek ve şehir yapısı içinde asimile olmaması için derneğimizi kurmuşlardır. Kurucuların 6’sı rahmetli olmuştur. Bu vesileyle yad etmiş olalım. Bir kurucu üyemiz hayatta onada saygı ve uzun ömür diliyorum. Dernekler şehir yapılanması olarak kurulmuştur. Fakat günümüzde ki hizmet alanı içerisinde köylerimiz de bulunmaktadır. Çünkü asimilasyon artık maalesef köylerimizi de tehdit ediyor.

Derneğinizde ne tip projeler hayata geçiyor ve diğer faaliyetleriniz nelerdir?

Adı üstünde Kültür Derneği, önceliğimiz kültürümüz ögelerini çocuk ve gençlerimize aktarmaktır. Yani folklor, gelenek ve görenekler eğitimi ile başlayan faaliyetlerimizi dil kursları ile tamamlamaya çalışıyoruz. Düzenli eğitim, seminer ve konferanslar düzenliyoruz. Son yıllarda derneklerin anlayış ve işleyişleri geçmiş yıllara nazaran daha değişik boyuta gitmektedir. Sosyal medya bu hususta çok faydalı olmaktadır. Daha bilinçli ve istekli gençlik geldiğini görebiliyoruz. Sakarya Derneği olarak bu gelişmelerin takipçisi ve uygulayıcısıyız.

Ana vatanlarımızla ilişkilerimize de özen gösteriyoruz.. Ana vatanlarımızda ki üniversitelere bağlı olduğumuz federasyon aracılığıyla burslu öğrenci gönderiyoruz. Ana vatanlarımıza dönüşü teşvik ediyor ve destekliyoruz. Önümüzde ki günlerde de köylülerimizi alternatif üretim için akademisyenlerle birlikte bilinçlendirme çalışmaları planlıyoruz. Özel günlerimizi gerekli çalışmalarla birlikte kutluyoruz. Ev hanımlarımızın aile bütçesine katkılarının sağlanması için “ Evinde Üret, Derneğinde Tüket” projesini mutlaka hayata geçireceğiz. Bir de Folklor kurslarımız hala devam etmektedir. En büyük hedefimiz ise toplumumuza yakışır sosyal hizmet birimlerinin bulunacağı bir dernek merkezi yapabilmektir.

Hiç kimse alınmasın Sakarya’da kültür derneği olarak bizim kadar çalışan yok!

Biliyoruz ki Abhaz dernekleri ve bir de federasyonu var. Sakarya’da böyle bir oluşum olacak mı, siz neresinde yer alırsınız?

Sakarya derneği olarak 90’lı yıllarda bir ayrışma yaşanmıştı. Bu ayrışmadan ne Adıgeler’e ne de Abazalar’a bir fayda sağladı, kimse de mutlu olmadı. Dolayısıyla tekrar bir çatı altına girdiler. Derneğimizin bugün ki görüşü de “ Birlikten Güç Doğar” ilkesidir.  Aynı şekilde bizim de üyesi olduğumuz KAFFED’de ( Kafkas Dernekleri Federasyonu ) çok uzun istişare toplantıları sonucunda ve bu süreçte bazı acılarda yaşanarak ama birliktelikle kurulmuştur. Hatta kurucu 7 kişiden 4’ü Abaza’dır.  Abhaz Dernekleri Federasyonu bu yapıdan yani KAFFED’den ayrılan bir derneğin öncülüğünde kuruldu. Tabi ki Sakarya derneği bu ayrımcılığa muhalif oldu. Sakarya’da böyle bir oluşumun olup olmayacağını biz bilemeyiz. Eğer böyle bir oluşum gerçekleşirse 90’lı yıllarda yaşanandan farklı bir durum yaşanmaz.

SAÜ ile Abhazya Devlet Üniversitesi arasında bir kardeşlik protokolü imzalandı. Siz bu projenin neresindesiniz? Biraz da bu projeden bahseder misiniz?

Biz bu projenin tam göbeğindeyiz. Abhazya Devlet Üniversitesi ile SAÜ arasında ki ilişkiler bağlı bulunduğumuz KAFFED’in yönlendirmesiyle başladı. Sakarya’dan KAFFED yönetim kurulunda bulunan Özkan ÇOKLAR ve dönemin eski dernek başkanı Muharrem SARAN ‘ın SAÜ ile irtibata geçmesiyle atılan adım karşılıklı heyetlerin görüşmesiyle devam etti. Protokol imzalandı ama aslında federasyonumuzun talebi Abazaca bölüm açılmasıyla ilgiliydi.

SAÜ heyeti ve rektörü “Araştırma Merkezi” olarak açılmasının ve karşılıklı öğrenci alımlarıyla verimli olacağı düşüncelerinde mutabakat sağlandı. Şu anda SAÜ’nün bürokratik işlemleri bitirmesini bekliyoruz.

Bizler Kafkasları nasıl tanıyoruz? Bildiğimiz kadarıyla ailelerinizin isimleri ile anılıyorsunuz. Peki bu aileler isimlerini nereden ve nasıl almışlar?

Sizlerin Kafkaslar’ı nasıl tanıdığını size sormamız gerekiyor :) Genelde geleneklerine bağlı, iyi ve kötü günde dayanışmayı görev bilen misafirperver, çevreci ve gözü kara olarak tanınırız.

Kendi toplumumuz içinde aile adı ile anılmaya özen gösterilir. Çünkü Türk medeni kanununa göre verilen soy isimler aynı soydan olmalarına rağmen farklı verilmiştir. Dolayısıyla herkes orijin aile adını yaşatma ve tanıtma özenini akraba evliliklerine meydan vermemek için önemserler. Bunun için anne ve baba soyları titizlikle takip edilir.

Aile adları mitolojik olarak, mesleki veya meziyetlerine göre verilmekteydi. Hatta bazı lakaplar ve atalarının adları bile adı olarak yerleşmiş olabiliyor.

Kafkas halkı günümüze kadar ne tip zorluklardan geçmiştir?

Savaşlar, sürgünler, soykırım, asimilasyon gibi tüm acılar yaşanmıştır. Eğer ana vatanlarınızda yaşayan nüfus kat kat fazlası diasporada yaşıyorsa hala acı ve zorlukları geçememişsiniz demek değil midir?

Kafkas halkı özellikle de Abazalar saygısıyla meşhurdur. Kimileri de bu saygının beraberinde gelen davranışları abartılı buluyor. Sizin için de öyle mi?

Saygı ve sevgi halklarımızın olmazsa olmazıdır. Yürüyüşünden, sofrasından, oturup kalkmasından…. Yani her ortam ve şartlarda uymak, uygulamak zorunda olduğumuz kurallarımız mevcuttur. Bu kurallar sevgi ve saygı bilinci ile uygulanabilir. Bu davranışlara alışık olduğumuz için yapmazsak rahatsızlık duyarız. Tabi ki kültürümüz dışında ki insanlar bunu abartı olarak görebiliyor ve de dillendirebiliyor. Biz bu halimizden memnunuz.

Kafkas mutfağında vazgeçilmez yemekler nelerdir? Sakarya’da Kafkas mutfağının olduğu restoran var mı? Yada dernek bünyesinde böyle bir yer var mı?

Mutfağımız zengindir: Abısta, pasta, sızbal, ezme fasulye, lepsi, haluj…. Özellikle Abhaz ve Adıge yemekleri içerik olarak hemen hemen aynıdır. İsim olarak farklıdır. İlimiz de zaman zaman yemeklerin sunulduğu mutfağımız mevcuttur.

Hergün 09:00 -22:00 arasında hizmet vermekteyiz.

TUĞÇE KİSTİLOĞLU KAHYAOĞLU

@Sakarya Kafkas Kültür Derneği - 2022